Aksu, Tortum İlçesi’ne bağlı bir köydür. Erzurum
şehir merkezine 71, Tortum’a 19 kilometre uzaklıktadır. Aksu köyünün denizden
yüksekliği ortalama 1600 metredir. Bu yükselti yaylada 2300 metreye kadar
ulaşır. Köy, güneyindeki Demirciler(Ekrek), kuzeyindeki Suyatağı(Aburnes),
doğusundaki Çardaklı(Cineçör) ve batısındaki Arılı(Mehrakum) köylerine komşudur.
Köyün karşısında, köylülerin, Tilkinin Meşe ve Medyunun Sırt isimlerini
verdikleri dağlar bulunur.
1960 nüfûs sayımında 140 haneli köyde 910 kişi yaşarken; şimdi resmî verilere
göre köyde sadece 358 kişi yaşamaktadır.
Köyün ulaşımı
bağlı olduğu ilçenin diğer köylerine nazaran daha kolaydır çünkü; köy
Tortum-Oltu asfaltı üzerinde bulunur.
TARİH
Köyün tapu sicil kayıtlarında geçen ilk adı
Akhisar’dır. Yerleşim merkezlerinin isimlerinin değiştirilmesi ile çok yerinde
bir teşebbüs olarak bu köye de Aksu deniliyor. Bu ismin köye, kireçli kayalık ve
tepelerinden çıkan berrak sularına izafeten verildiği düşünülür.
Yaklaşık yüz-yüz elli yıl
önce köyün tamamı ormanlık iken şimdi güneyde koruluk ormanlar, doğuda ise irili
ufaklı birkaç küçük ağaçlık yer alır.
Köyün vaktiyle Aşçı Hoca
denilen biri tarafından kurulduğu söylenir. Söylendiğine göre köy, şimdiki kireç
ocaklarının kuzeyine düşen ve şu an Başkapan Sırtı olarak anılan tepelerde,
bundan yaklaşık dört yüz yıl önce kurulmuştur. Hatta o tepeye şimdi eski köy de
denmektedir. Aslında köyün içerisinde bulunduğu vadide çeşitli kilise
kalıntılarına rastlanması bizleri köyün tarihinin çok daha eskilere dayandığı
konusunda düşünceye sevk etmektedir. Ancak köyün vadi içerisindeki yeri zaman
içinde değişikliğe uğramış olabilir.
Köyün bulunduğu yer
Türklerin eline Saltukoğulları Beyliği döneminde geçmiştir. Osmanlı’ya katılması
ise Kanunî Sultan Süleyman dönemine denk gelir.
Köyün kurulmuş olduğu vadi
içerisindeki ufak kalıntıları saymazsak köyde tarihi bir oluşumdan da söz etmek
mümkün değildir.
TARIM VE HAYVANCLIK
Aksu
Köyü’nde başlıca patates, buğday, ve fasulye tarımı yapılmaktadır. Ayrıca köyde
elma, vişne, kızılcık, erik, kayısı, muşmula, ve ayva gibi birçok meyve de
yetiştirilir. Duttan pestil ve pekmez yapılır. Tarımsal ürün olarak patatesin
önemi oldukça büyüktür. Ekonomik olarak köye girdi sağlayabilecek tek üründür
denebilir.
Aksu Köy’ü arazi itibariyle oldukça engebeli
bir yapıya sahiptir. Bu durum tarımsal faaliyetlerin ilerlemesini baltalar.
Hayvancılığın ise tarıma oranla daha gelişmiş
olduğu söylenebilir. Köyde 600 kadar küçükbaş, 300’e yakın da büyük baş hayvan
bulunmaktadır. Köy halkı hayvancılık faaliyetlerini yazın 2300 metre
yükseltideki yaylada sürdürür. Ayrıca köyün Hanegi adı verilen başka bir yaylası
daha vardır ancak; bu yayla yaklaşık on yıldır kullanılmamaktadır.
JEOLOJİ VE JEOMORFOLOJİ
Köyün kurulmuş olduğu yerin,
dar bir vadinin içi olmasından ötürü; köylülerin yegâne geçim kaynağı olan tarım
ve hayvancılık, oldukça zor şartlar altında yürütülmeye çalışılır. Bu durum
köyün, büyük çapta göç vermesine neden olmuştur. Zira 1960‘ta köyde 910 kişi
yaşarken; bu rakam 1997‘de 418’e, 2000’de ise 358’e kadar düşmüştür.
Köyün kurulmuş olduğu vadi
doğu-batı istikametinde uzanır.
Köydeki orman arazilerinin
tüketilmesinden, aşırı otlatmadan ve eğimin fazlalığından ötürü; köy ve
çevresinde, erozyona uğramış toprak yapısı dikkati çeker. Toprak altından
çıkarılan taşlardan kireç yapılışı köyde, kalkerli bir arazinin olduğunu
gösterir. Vadinin güney kısmındaki yapı, halk arasında kırma olarak tabir edilen
tortul kütlelerden oluşur. Arazide yer yer volkan tüfleri de görülür. Ayrıca
köyün kuzeyinde killi toprak yapısına da rastlamak mümkündür.
İKLİM
Köyde karasal iklimle
Karadeniz ikliminin özelliklerini taşıyan, geçiş iklimleri görülmesine rağmen
karasal iklimin özellikleri daha belirgindir. Köyün, özellikle kış aylarındaki
soğuğu Erzurum şehir merkezini aratmaz. Ancak köydeki yükseltinin fazla olmaması
yaz aylarında çeşitli meyve-sebze tarımını mümkün hale getirmiştir.
Köyde yaz ayları oldukça sıcak
geçer. Özellikle Ağustos ayı başında köy, yılın en sıcak günlerini yaşar.
Köylülerin ‘eyyam-ı bahur’ olarak adlandırdıkları bu dönemde köye, dolu şeklinde
yağışlar düşer ve bu yağışlar genel itibariyle sellere neden olur.
TİCARET VE SANAYİ
Köyde tarım ve hayvancılık
faaliyetleriyle geçimini sağlayan halk, tarımsal ve hayvansal ürünlerden köy
ekonomisine katkı sağlayabilecek şekilde gelir elde etmek bir tarafa; köylülerin
ürünleri kendi ihtiyaçlarını ancak karşılamaktadır.
Geleneksel olarak
gerçekleştirilen ve yılda bir kez yapılan Aksu Yayla Şenlikleri köy için
ekonomik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Bu şenlik sayesinde köyden daha önce
çıkmış olan köylüler senede bir kez köyü ziyaret etme ve yakınlarıyla bir araya
gelme imkânı bulur.
Köyde büyük çaplı hayvan
çiftliklerinin kurulması ve tarımsal faaliyetlere bilinçli bir şekilde, çeşitli
teknolojik imkânlarla destek verilmesi köy ekonomisini canlandırabilir.
Böylelikle köyde zaten çok az sayıda bulunan genç nüfûsun, büyük şehirlere göç
etmesinin de önüne geçilmiş olur.
Ayrıca yayla şenliklerinin de
daha kapsamlı hale getirilmesi ve basın yoluyla tanıtı, köy için ekonomik
kalkınma vesilesi olabilir.
*Mısır unundan; kuymak, mısır haşılı, poğaça denilen büyük
ekmek
*Ayrıca sütlü çorba, gaygana, gaysefe, tevek aşı, erişte
çorbası, mıhla, hasuta, pestil çullaması, tut(dut) çullaması, herle aşı gibi çok
çeşitli yemek ismi saymak mümkündür.
BİR ŞİİR
Köyün yetiştirmiş olduğu şairlerden Hacı
İbrahim Güler(1919-2006), gurbetteki oğullarının kendine mektup yazmaması
üzerine şu mısraları kaleme alıyor.
oğul
Bir
nasihat yazim güç verin söze
Mektup yazmıyorsuz neden ki bize
Sizin hürmetiniz sade yüz yüze
Gaflete düşmeyin uyanın oğul
Masadan elime aldım kalemi
Dedim yazim yavrulara selami
Evladın babaya hakki bele mi
Sorun bir vaize öğrenin oğul
Bir
satır yazıya eliz getmiyor
Yazmak öğrenmediz gücüz yetmiyor
Yoksa bakkallar mı kağıt satmıyor
Bir
gün uyanırsız ne fayda oğul
Zaman bele kalmaz devreder felek
Nöbetin bitince tükenir kepek
Dersiz baba sitemle vurdun bir kötek
Dediğıza pişman olursuz oğul
Nasıl mektup diye çıkış çıkmayın
Hersizden sobaya basıp yakmayın
Erden sabah namazına kalkmayın
Bir
gün gelir pişman olursuz oğul
Bu
bir muhabbettir hem de şakadır
Say
u gayretimiz yüce Hakk’adır
İhtiyarın gönlü gayet yufkadır
Rabbim sayenizi bozmasın oğul
Muhabbet ışığı vurdu özüme
İşiden deli der benim sözüme
Ayruca selamlar olsun kızıma
Allah’ım hayırlı gün versin oğul
Kaim ol salâta kalma kenarda
Kenarda kalanlar yanarlar narda
Mevlâm cümlemizi koymasın darda
Selamet sihhatla kalasız oğul
Güler der isyanın sil temiz eyle
Evvel sen söz dinle sora söz söyle
Dünyanın temeli kurulmuş böyle
Sihhatle selamet bulasız oğul
Askerliği
ikinci dünya savaşı dönemine denk gelen şair yıllar sonra o günü şu mısralarla
kaleme aldı.