Çiftlik Köyü; Erzurum ili, Tortum ilçesinin tarihi, stratejik ve
tarımsal yönden en önemli köylerinden birisidir. Başlıklar halinde ele alacak
olursak köyümüzü daha iyi tanır ve tanıtırız.
TARİHİ: Köyümüzün tarihini varsayımdan öteye giderek ele alacağız.
Varsayım sadece tahmindir, bu ise gerçeğin ötesindedir.
Atalarımızın yattığı ve şu anda kullanılan mezarlıktaki üç tane
Osmanlı dönemine ait olup, tarihi ve kitabeleri yazılı bu mezarlar bize ışık
tutacaktır. Bu mezarlıkta daha eski mezarlar var ancak tarih ve kitabeler
olmadığı için bu üç mezarın tarihi ve kısaca öyküsü köyümüzün tarihi açısından
çok önemlidir.
Mezarlığın ortasında yukarıdan aşağı doğru ikişer ve üçer metre
aralıklarla üç mezar bulunuyor. Bu mezarlarda medfûn bulunan kişiler kardeş
oldukları ve birisinin kitabesi künyesiyle beraber belirlidir. Atatürk
Üniversitesi tarihçilerinden aldığımız beyana göre o dönemde kullanılan takvim
Rûmi takvimdir. Mezar ve kutsal değerler için verilen tarih ise Hicri takvimdir,
zaten her iki takvim arasında beş yıllık bir zaman dilimi vardır.
Alt baştaki ilk mezar hicri 1260, miladi 1839 dur. Hemen üzerindeki
ikinci mezar hicri 1272, miladi 1851 dir. En üstteki ise hicri 1282, miladi 1861
olarak kaydedilmiş bulunuyor. Anılan bu son mezarın kitabesi aynen, ‘Nakşibendi
tarikatından Hacı Fevzi Bey oğlu, Hacı Mustafa Beydir.’ Diğer iki mezarsa
büyüklerimizin rivayetine göre bu şahsın kardeşleri olan Kara ve Şerif Beylere
aittir. Bu tarihler elbetteki bu insanların ölüm tarihleridir. En az elli
yaşlarında öldüklerini kabul edecek olursak en büyüğü 1789 yılına tekamül
etmektedir.
Geriye doğru ikinci bir adım atalım. Köyümüzün tarihini
derinleştirebilmek için bu üç insanın buraya ne şekilde geldiklerini kısaca
yazmamız gerekmektedir. Yukarıda zikr ettiğimiz bu insanların dedesi olan
Fetullah (Fethi) Bey Sultan Birinci Mahmut’un 1732 tarihli fermanıyla Erzurum
Eyaletinin Tortum Sancak Beyliğine getirilir. (Osmanlı arşivlerinde mevcuttur.)
O zaman bu kişinin iki oğlundan Mehmed Bey Kiska (Şenyurt) a, Hacı Fevzi Beyse
Çiftlik e yerleşirler. Bu yerleşimin aksini isbat yukarıdaki tarihler açısından
mümkün değildir.
Bütün bunlardan yola çıktığımız zaman bu köye yerleşen bu insanlar
durduk yerde dağ başına gelip mekan tutmamışlardır, yada Müslüman oldukları
halde gelip gayrimüslim insanların arasına yerleşmeleri mümkün değil elbet. Bu
demek ki burada bunlardan önce yine ikamet edenler vardı.
Üçüncü ve önem arz eden bir adım daha atalım. Köyümüzün hemen
çevresinde değişik yerlerde sayısız mezar bulunmaktadır. ‘Maşatlık’ dediğimiz
gayrimüslim insanlara ait bu mezarların çoğusu belli bile değil. Ancak bununla
birlikte Müslüman mezarları da çok sayıda. Örneğin, bize ait olan köye fazla
uzak olmayan bahçemizin hemen güneybatısında sayısız mezar bulunmakta ve bütünü
Kıbleye yöneliktir. Buna benzer köyün yine güneybatısı istikametinde çeşitli
yerlerde Müslüman mezarları bulunmaktadır.
Bunlarla beraber, köyün batısında beş veya altıyüz metre uzağında şu
anda ‘Peyler’ adıyla andığımız mevkide kabiristan ve yerleşim yerleri hala
belirgin. Aynı şekilde Yayla Boğazı, Kurt Taşı, Ziyaretler, Dan Bulut gibi köye
fazla uzak olmayan mevkilerde yerleşim yerlerinin varlığı çok belirgin. Köyün
hemen güneydoğusunda bulunan ve ‘Kale’ diye adlandırdığımız yerde toprak
altından kerpiç yapılanmalar çıkmaktadır. Resmi organlardan izin alınarak
bilinçli çalışmalar yapılacak olsa tarihleri hakkında bilgide edinebiliriz.
Köyümüz Çiftlik Köyü ile ilgili tarih kısaca ve kısıtlı çalışmamız
sonucu böyle şekillenmiş durumda. Yukarıda belirttiğimiz tarih ve işaretlerden
anlaşılıyor ki Osmanlı ve Selçuklulardan çok önceye dayalı bir yerleşim
alanıdır. Denilebilir ki; ‘Tortumun hemen her köyünün eski bir ismi mevcut iken
burasının neden eski bir ismi yoktur?’ Yukarıda da tarihlerle izah ettiğim gibi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde burada Ermeni veya başka bir millet yaşamadığı
için. Sadece Osmanlı nın kara yılları olarak bilinen 1914-1915 yılında Ruslar
tarafından işgal edilmiş ve dört yıllık bir zaman kalmışlar, bu zamanda ise
sadece askeri birlikler kalmış ve herhangi bir isim koyma ihtiyacı hasıl
olmamıştır. Çünkü bu bir yerleşim değil sadece istiladır.
COĞRAFİ DURUMU: Köyümüz Çiftlik Tortum ilçesinin güneybatısına kalmakta olup
ilçeye uzaklığı 12 km. dir. Doğuya bakan yatık hilal şeklinde bir tepenin yüzü
ve eteklerine kuruludur. Tortum vadisinin hemen her tarafını buradan gözetlemek
mümkündür. Kırsal alandan ziyade tarıma ve meraya elverişli alan daha çoktur.
Köyün güneybatısına kalan 3 km. uzağında yaylamız ve genişçe otlak alanı
mevcuttur. Haziran ayının sonlarına doğru yalaya çıkılır ve Eylül ayının ilk
yarısında inilir. Daha önceleri biraz daha fazla kalınırdı. Heryerde olduğu gibi
bizde de hayvancılık azaldığı için daha az kalınıyor.
Komşu köylerimiz; Esendurak, Tortum Kale, Konak Mah. Tatlısu, Taşbaşı Akbaba ve
Kemer Kaya köyleri ile çevrilidir.
TARIMSAL DURUMU: Tortum vadisinin arazi yönünden en zengin köylerinden biriside
bizim köyümüzdür. Önceleri ağırlık buğday, arpa, çavdar, fiğ gibi ürünler çok
ağırlıklı idi. İleri derecedeki göç yüzünden her yerde olduğu gibi bizde de
maalesef bu kısmen bitmiş durumda. Ancak hep beraber geriye doğru azda olsa
gidip köyümüzün bu önemli yanını sizlerle paylaşalım.
Köyün hemen içindeki araziden başlayarak en uzağındaki araziye kadar ekilmeyen
tarla bulunmazdı. Öyle ki sığır ve koyunların otlağı bu yüzden yok gibiydi.
Bahar aylarının başlaması ile birlikte bir aydan daha fazla zaman tohum
ekilirdi, bunun bir önceki güzden ekilenleri hariç. Ekilen bu tarlaların
biçilmesi ve harmanlaması birkaç ayı bulurdu. ‘Kem’ dediğimiz kara dövenlerle
gece gündüz habire harman yapılır ve savrulurdu. Yeni yetişen gençliğimiz bunu
belki anlayamazlar, onların daha gerçekçi anlayabilmeleri için durumu şöyle izah
edelim; Traktörlerin bizde çoğalmaya başladığı zamanlarda hemen herkes kara
döveni bırakıp bu işi patoslarla yapmaya başladı. Yirmidört saat sürerdi o
zamanlar bir kişinin harmanı. Kaldı ki patos kara dövenin yerini aldığı
zamanlarda ise bizim ekim işi neredeyse yarıya düşmüştü. Biraz daha açacak
olursak, öküz ve atlarla birgünde yapılan harman traktörle yarım saat dahi
sürmez. Yirmidört saati ikiye böldüğümüz zaman kırksekiz harman olur. Yani
kırksekiz gün sadece ekin harmanlanır ve savrulurdu. Kıyaslama açısından ele
alacak olduğumuz zaman bir traktör şu anda iki üç köyün ekinini yirmidört
saatte rahatça bitirir.
Tortum vadisinin ambarı sayılacak kadar ekim işi yapan köyümüzde ambarlar,
samanlık ve otluklar ağzına kadar dolar ve bir taraftanda boşalırdı. Köye tarım
ürünü almaya gelen hiç kimse eli boş dönmez ve fazlasıyla alırdı.
Bizde bu işler artık onda bir ancak yapılıyor, geçim kısmende olsa hayvancılık
üzerinedir. Meyvecilikte koordineli pazarlama veya kooperatifleşme olsa ek gelir
sağlanır ama maalesef bizimle birlikte çevre köylerde de yoktur bu. Arıcılıkla
uğraşan köylülerimizde az değildir, zirai destekli yapılacak olsa bizim
yöremizde en ideal işlerden birisidir aslında.
KÜLTÜREL YÖNÜ: Taklitçi çağdaşlaşma yüzünden artık kültürde neredeyse karışmış
durumda. Hızlı ulaşım, televizyon gibi buna benzer araçların sayesinde Egedeki
bir vatandaşla Doğudaki bir vatandaşın giyim, söyleşi ve hareket kabiliyetleri
aynı duruma gelmiş. Kültür farklılığı güzel bir unsur ama, bunların birbirine
karışması ve kendimizden gibi görünür olması yadırganacak durum. Örneğin;
‘Nereden geliyorsun arkadaş?’ cümlesi Türkiye nin ortak dili. Ama, ‘Neredene
geliyon ülen?’ le, ‘Nerden gelirsen gardaş?, cümleleri yörelere has bir dil
şekli. Bunların birbirine karışmış olması kanaatimce hoş değil. Kültür farkını
bilelim yalnız, bir birine karıştırmadan bilelim.
Köyümüzde lisan oldukça Erzurum ağzı iledir, kısmende Karadeniz şivesini andırır
durumda. Giysi yönünden bütünüyle ilimiz Erzurum’un aynısı.
Kadınlarımız önceleri ‘Ehram’ dediğimiz yünden yapılma giysilerle sokağa veya
misafirliğe giderlerdi. Ev içerisinde birde keçi kılından örülme peştamal
giyilirdi, yine başlarına atkı alırlar ve yakın komşulara böyle giderlerdi.
Şimdi ehram artık yok, atkıyı ise yine herkes kullanır.
Düğünler geceli gündüzlü üç gün sürerdi. Dünürcüsü, yemesi, eğlencesi, kına
gecesi derken, gelin alıp, gelin verme işleri, bunun yanı sıra köyün etrafında
kağnı arabalarıyla gezme ve güveyinin gelin başına elma atıp gelinin güveyi
evine teslimi önceleri görülmeye değer bir manzara arz ederdi.
Köyümüz Çiftlik Köyü ile ilgili daha geniş bilgi İnşaallah ileride verebiliriz.
Bizim burada arz ettiğimiz kısa kırık dökük bilgiler. İnternet ortamına bunu
yazmamızdaki asıl gaye, bu yazıları okuyup, köyümüzün tarihi ve kültürel yönden
daha geniş bilgisi olanlar için belki bir ön çalışma olması içindir. Bizim
acizane bilgilerimizi derleyerek veya, kendi bildikleriyle süsleyerek daha geniş
ve daha güzel bir çalışma yapıp bu siteye göndermeleridir.
Bütün hemşehrilerime saygılarımı sunar, bize bu ortamı hazırlayan M.Nuri Aygün
kardeşimi yalnız bırakmamalarını dilerim.