Yeni Sayfa 3

Sevgili Tortumlular Sitemizde İstediklerinizi efulim.org@gmail.com Adresine Yazın Gönderin Bizde Sitemizde Yayınlıyalım..  Lütfen Akşamları Saat 19:00 22:00 Araları Sitemizde Olursanız Sohbet Odamızda Tanışma İmkanımız Olucaktır.

   
  Tortum İlçesi Sitesine Hoş Geldiniz..
  Yöresel Çalgılarımız
 
Yeni Sayfa 1

Şu mukaddes toprağa

Düşecek her gölgeyi

Hâşâ, kıyamam ona

Yiğidim sinene çek



Göster yavrum erliği

Bütün düşmanlarına

Sende görsün mertliği

Nazarı üstüne çek



Çek yiğidim bağrına

Kanlı toprağını çek

Çek aslanım göğsüne

Şanlı bayrağını çek



Şu aziz vatanını

Kan selidir sulayan

Ona hain bakanı

Çekinme kurşuna çek



Deden döşeği toprak

Yorganı sema oldu

İncitmesin şimşekler

Bulutlardan örtü çek



Kirlenmesin bu yatak

İmansız ayaklarla

Yıldırımlar koparıp

Yangını üstüne çek



Çek yiğidim bağrına

Kanlı toprağını çek

O çelikten göğsüne

Şanlı bayrağını çek



Yıkıl sen de sen de düş

Yığıl atan yanına

İyi değil gidişin

Birazcık ceddine çek



Çelikten göğsün yayı

Al gökten indir ayı

Düşüren Kubilay’ı

Kurşunu küffara çek





Peygamber haz duyacak

Düşmanı durduracak

Ecdadın kurtaracak

Mukaddes tetiği çek



Giderken selam götür

Aziz şehit atana

Bir karış vatan için

Kanlar akıtana çek



Çek yiğidim bağrına

Kanlı torağını çek

Çek aslanım semaya

Şanlı bayrağını çek
 


Bahattin KIZILKAYA              
Murat FIRATOĞLU               

 

<!--[if !supportEmptyParas]--> <!--[endif]-->

HASRET

 

Bizim oralara kar yağmış,

Yalnızlık sılada zor şimdi.

Tipide bıyık buz tutarmış,

Tezekler sobada kor şimdi.

 

Tandırında çörekler pişer,

Közde kartol aklıma düşer,

Demli çayla nasılda gider,

Lavaş ekmek, kerti lor şimdi.

 

Belki yarim beni düşledi,

Her gece rüyamı süsledi,

Al yazmaya nakış işledi,

Senden gayri bana hor şimdi.

 

Dur! Uğraşma yaramı deşme,

Bak iki gözüm iki çeşme,

Yanılıpda suyumdan içme,

Gönül pınarlarım şor şimdi.

 

Sevdiğim gurbete yollamış,

Gündüzler yolların kollamış,

Geceler yataktan fırlamış,

Bu rüyayı hayra yor şimdi.

 

Almış yari gurbet elleri,

Zindana dönmüştür günleri,

Gelmez bahar açmaz gülleri,

Orda kar çiçeği mor şimdi.

 

Bir mektup bir haber gelince,

İşler sevdayı kanviçe,

Uykusuz nasıl geçer gece,

Sevdiği askere sor şimdi.

 

Çorbasına hüzün doğramış,

O güzel saçlar ağarmış,

Kara yazgısına ağlarmış,

Simsiyah gözler mosmor şimdi.

 

 

 

 

 

 

KALEDİBİM

 

Kaledibim Efkârlandım yine geldin aklıma

Seni unutamam hiç Kaledibim

Hasret kaldım ekmeğine asına

Bir lokma yutamam bil Kaledibim

 

Bir yanın kale dir,karşın terazin

Önünde uzanır yeşil arazin

Elma,armut,vişne ile kirazın

Bağlarında bol vardır kaledibim

 

Yazın kisin güzel olur her ayin

Bir taraftan akıyor liskav suyun

Arazini sulayan Nihah cayın

Şelalede göl olur kaledibim

 

Güneyin altında toprak yerlerin

Önünde bir höyük pasa mezarın

Ceneviz’den kalma Kale surların

Kucaklamışlar seni Kaledibim

 

Kaledibi yazar nüfus kartımda

Dağlarından geven çektim sırtımda

Mal otardım bilevinin ardında

Kavaklığa yanarım Kaledibim

 

Kış gelipte yağınca lapa karlar

Kaleyi,güneyi sarıp asarlar

Bir kekliğe saatlerce koşarlar

Dağlarda kekliğin bol kaledibim

 

Çok eski tarihin bilinmez´yaşın

Evlerine duvar olmuş her taşın

Lezzetlidir yenir ekmeğin,asin

Fasulyen,mısırın bol Kaledibim

 

Gençlerin kol kola caka satarlar

Tek tutun dibinde sohbet yaparlar

Düğün olur bir iki tek atarlar

Sarhoşlara yol oldun Kaledibim

 

Gururun var İbrahim pehlivanın

Gelip göçtü Dilaverin,Beydayın

Hani nerde Avcı Kahraman Dayın

Mezarlıkta yerin bol kaledibim

 

O ne yağmur dinler ne soğuk ne kar

Her cali dibinde bir bardağı var

Her gün bir şişeyle sofrayı kurar

Bayramın var ELE DÜZ Kaledibim

 

Geceleri rüyalarda görürüm

Yollarında sakin sakin yürürüm

Faniyim RISALET bürgün ölürüm

Beni mezarliğan göm Kaledibim

 

 

 

 

 

 

ERZURUM'A AĞIT

 

ERZURUM'UM YİNE DUMANLI BAŞIN
ERZURUM'UM YİNE AKAR GÖZYAŞIN
SAHİPSİZLİK, SENİN KADER YOLDAŞIN
ERZURUM'UM ÜŞÜYOR MUSUN YİNE ?
SOĞUK DEĞİL, YALNIZLIK MIDIR BU NE ?

ADAM ETTİKLERİN KIYMETİN BİLMEZ
EKİN DOLU YEDİ, ÜRÜN VEREMEZ
BABA İŞSİZ, ÇOCUK EKMEK YİYEMEZ
ERZURUM'UM AĞLIYOR MUSUN YİNE ?
HÜZÜN DEĞİL, GARİPLİK MİDİR BU NE ?


PALANDÖKEN BAKAR BİR DADAŞ ARAR
KAR BİLE ZİRVEYE İSTEKSİZ YAĞAR
UMURSAMAZ KİMSE, HALA MI VAKAR ?
ERZURUM'UM GURURLU MUSUN YİNE ?
GURUR DEĞİL, BİRAZ SAFLIK MI BU NE ?


SATMIŞ YATAĞINI GİDİYOR OĞUL,
GERİ DÖNMEZ GÜVENDİĞİN HİÇ BİR KUL
SENİ TERKEDENİ GÖR ARTIK, DOĞRUL
ERZURUM'UM UMUTLU MUSUN YİNE ?
UMUT DEĞİL, KARANLIK MIDIR BU NE ?


MAKAM GEÇMİŞ HER DEĞERİN ÖNÜNE,
DÜŞÜNMEZ Kİ BU DÜNYADA ÖMRÜ NE ?
NE ERZURUM NE DE VATAN GÖZÜNDE
ERZURUMLUM ÖLÜR MÜSÜN SEN YİNE ?
ÖLÜM DEĞİL ŞEHİTLİK MİDİR BU NE ?

 

 

 

 

 

 

ERZURUM'UM DADAŞ'IM

Ver elini, gezdireyim memleketimi,
Kefilim, sen de yaşayacaksın,
Sen de hemşehrim olacaksın,
Sen de tanıyacaksın Dadaş'ları...
Gel, hadi...
Her mevsim ayrı bir güzel;
Kış, Palandöken'de,
Şehir ayaklarının altında,
Kay babam kay, çık bir daha kay...
Bahar, Yunusemre'de;
Erirken karlar hertaraf nehir nehir...
Ve bağırır dolmuş muavinleri,
Şehire..!
Yaz, Havuzbaşı'ında;
Fışkırsın sular, sen seyret,
Güneş yaksın, sen havuz kenarında keyfet...
Bir de tavşan kanı çaylar geldimi önüne
Ağasın..!
Güz, her tarafında,
Ölüm misali, her kapıda...
Yeraltı çarşısıyla,
Hasırhanıyla, o meşhur camisiyle Gürcükapı'da...
Uzat elini öpeyim Ali Ağa..!
Şair Nef'i'siyle,
Üç kümbetleriyle

 
  Bugün 19 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol