Yeni Sayfa 3

Sevgili Tortumlular Sitemizde İstediklerinizi efulim.org@gmail.com Adresine Yazın Gönderin Bizde Sitemizde Yayınlıyalım..  Lütfen Akşamları Saat 19:00 22:00 Araları Sitemizde Olursanız Sohbet Odamızda Tanışma İmkanımız Olucaktır.

   
  Tortum İlçesi Sitesine Hoş Geldiniz..
  Aksu Köyü
 
Yeni Sayfa 2

 

 

 

 

 

.......

Öngösterim

Öngösterim Öngösterim

Öngösterim Öngösterim

Öngösterim Öngösterim

Öngösterim Öngösterim

 

COĞRAFÎ KONUM VE ULAŞIM

     Aksu, Tortum İlçesi’ne bağlı bir köydür. Erzurum şehir merkezine 71, Tortum’a 19 kilometre uzaklıktadır. Aksu köyünün denizden yüksekliği ortalama 1600 metredir. Bu yükselti yaylada 2300 metreye kadar ulaşır. Köy, güneyindeki Demirciler(Ekrek), kuzeyindeki Suyatağı(Aburnes), doğusundaki Çardaklı(Cineçör) ve batısındaki Arılı(Mehrakum) köylerine komşudur. Köyün karşısında, köylülerin, Tilkinin Meşe ve Medyunun Sırt isimlerini verdikleri dağlar bulunur.

1960 nüfûs sayımında 140 haneli köyde 910 kişi yaşarken; şimdi resmî verilere göre köyde sadece 358 kişi yaşamaktadır.

            Köyün ulaşımı bağlı olduğu ilçenin diğer köylerine nazaran daha kolaydır çünkü; köy Tortum-Oltu asfaltı üzerinde bulunur.

                                                            TARİH

          Köyün tapu sicil kayıtlarında geçen ilk adı Akhisar’dır. Yerleşim merkezlerinin isimlerinin değiştirilmesi ile çok yerinde bir teşebbüs olarak bu köye de Aksu deniliyor. Bu ismin köye, kireçli kayalık ve tepelerinden çıkan berrak sularına izafeten verildiği düşünülür.

            Yaklaşık yüz-yüz elli yıl önce köyün tamamı ormanlık iken şimdi güneyde koruluk ormanlar, doğuda ise irili ufaklı birkaç küçük ağaçlık yer alır.

            Köyün vaktiyle Aşçı Hoca denilen biri tarafından kurulduğu söylenir. Söylendiğine göre köy, şimdiki kireç ocaklarının kuzeyine düşen ve şu an Başkapan Sırtı olarak anılan tepelerde, bundan yaklaşık dört yüz yıl önce kurulmuştur. Hatta o tepeye şimdi eski köy de denmektedir. Aslında köyün içerisinde bulunduğu vadide çeşitli kilise kalıntılarına rastlanması bizleri köyün tarihinin çok daha eskilere dayandığı konusunda düşünceye sevk etmektedir. Ancak köyün vadi içerisindeki yeri zaman içinde değişikliğe uğramış olabilir.

            Köyün bulunduğu yer Türklerin eline Saltukoğulları Beyliği döneminde geçmiştir. Osmanlı’ya katılması ise Kanunî Sultan Süleyman dönemine denk gelir.

            Köyün kurulmuş olduğu vadi içerisindeki ufak kalıntıları saymazsak  köyde tarihi bir oluşumdan da söz etmek mümkün değildir. 

                                               TARIM VE HAYVANCLIK

          Aksu Köyü’nde başlıca patates, buğday, ve fasulye tarımı yapılmaktadır. Ayrıca köyde elma, vişne, kızılcık, erik, kayısı, muşmula, ve ayva gibi birçok meyve de yetiştirilir. Duttan pestil ve pekmez yapılır. Tarımsal ürün olarak patatesin önemi oldukça büyüktür. Ekonomik olarak köye girdi sağlayabilecek tek üründür denebilir.

            Aksu Köy’ü arazi itibariyle oldukça engebeli bir yapıya sahiptir. Bu durum tarımsal faaliyetlerin ilerlemesini baltalar.

            Hayvancılığın ise tarıma oranla daha gelişmiş olduğu söylenebilir. Köyde 600 kadar küçükbaş, 300’e yakın da büyük baş hayvan bulunmaktadır. Köy halkı hayvancılık faaliyetlerini yazın 2300 metre yükseltideki yaylada sürdürür. Ayrıca köyün Hanegi adı verilen başka bir yaylası daha vardır ancak; bu yayla yaklaşık on yıldır kullanılmamaktadır.

  

                                   JEOLOJİ VE JEOMORFOLOJİ

 

Köyün kurulmuş olduğu yerin, dar bir vadinin içi olmasından ötürü; köylülerin yegâne geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık, oldukça zor şartlar altında yürütülmeye çalışılır. Bu durum köyün, büyük çapta göç vermesine neden olmuştur. Zira 1960‘ta köyde 910 kişi yaşarken; bu rakam 1997‘de 418’e, 2000’de ise 358’e kadar düşmüştür.       

Köyün kurulmuş olduğu vadi doğu-batı istikametinde uzanır.

Köydeki orman arazilerinin tüketilmesinden, aşırı otlatmadan ve eğimin fazlalığından ötürü; köy ve çevresinde, erozyona uğramış toprak yapısı dikkati çeker. Toprak altından çıkarılan taşlardan kireç yapılışı köyde, kalkerli bir arazinin olduğunu gösterir. Vadinin güney kısmındaki yapı, halk arasında kırma olarak tabir edilen tortul kütlelerden oluşur. Arazide yer yer volkan tüfleri de görülür. Ayrıca köyün kuzeyinde killi toprak yapısına da rastlamak mümkündür.

                                                İKLİM

 Köyde karasal iklimle Karadeniz ikliminin özelliklerini taşıyan, geçiş iklimleri görülmesine rağmen karasal iklimin özellikleri daha belirgindir. Köyün, özellikle kış aylarındaki soğuğu Erzurum şehir merkezini aratmaz. Ancak köydeki yükseltinin fazla olmaması yaz aylarında çeşitli meyve-sebze tarımını mümkün hale getirmiştir.

Köyde yaz ayları oldukça sıcak geçer. Özellikle Ağustos ayı başında köy, yılın en sıcak günlerini yaşar. Köylülerin ‘eyyam-ı bahur’ olarak adlandırdıkları bu dönemde köye, dolu şeklinde yağışlar düşer ve bu yağışlar genel itibariyle sellere neden olur.

                                    TİCARET VE SANAYİ 

Köyde tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle geçimini sağlayan halk, tarımsal ve hayvansal ürünlerden köy ekonomisine katkı sağlayabilecek şekilde gelir elde etmek bir tarafa; köylülerin ürünleri kendi ihtiyaçlarını ancak karşılamaktadır.

Geleneksel olarak gerçekleştirilen ve yılda bir kez yapılan Aksu Yayla Şenlikleri köy için ekonomik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Bu şenlik sayesinde köyden daha önce çıkmış olan köylüler senede bir kez köyü ziyaret etme ve yakınlarıyla bir araya gelme imkânı bulur.     

Köyde büyük çaplı hayvan çiftliklerinin kurulması ve tarımsal faaliyetlere bilinçli bir şekilde, çeşitli teknolojik imkânlarla destek verilmesi köy ekonomisini canlandırabilir. Böylelikle köyde zaten çok az sayıda bulunan genç nüfûsun, büyük şehirlere göç etmesinin de önüne geçilmiş olur.    

Ayrıca yayla şenliklerinin de daha kapsamlı hale getirilmesi ve basın yoluyla tanıtı, köy için ekonomik kalkınma vesilesi olabilir.

 BİRKAÇ MAHALLÎ ATASÖZÜ, BİLMECE VE TÜRKÜ

 Atasözü

*Ürmesini bilmiyen it ürüşüne getirir gurt.

*Üzerlikten yonca bitmez.

*İnsan sözüyle hayvan iziyle tanınır.

*Sen işini gış dut da yaz çıkarasa bahtına.

*Dost dostun yaylasıdır.

 Bilmece

*Bir sinide iki tavuh, biri issi biri soğuh.

(güneş-ay)

*Eğri büğri nere gidirsen, sene ne tepesi delik.

(duman-baca)

 Türkü

Atma beni yabana

Ben de bu  dereliyem

Alacahsan al beni

Sorma kimin nesiyem

 YÖREYE ÖZGÜ BAZI YEMEK İSİMLERİ

 *Patatesten; yahni, oturtma, haşlama, közleme, aksan.

*Bulgurdan; pilav, çorba, yalancı dolma.

*Gendimeden; keşgah, haşıl, ayranlı çorba

*Mısır unundan; kuymak, mısır haşılı, poğaça denilen büyük ekmek

*Ayrıca sütlü çorba, gaygana, gaysefe, tevek aşı, erişte çorbası, mıhla, hasuta, pestil çullaması, tut(dut) çullaması, herle aşı gibi çok çeşitli yemek ismi saymak mümkündür.

 

                                               BİR ŞİİR

 

            Köyün yetiştirmiş olduğu şairlerden Hacı İbrahim Güler(1919-2006), gurbetteki oğullarının kendine mektup yazmaması üzerine şu mısraları kaleme alıyor.

 

                                  oğul

 

Bir nasihat yazim güç verin söze

Mektup yazmıyorsuz neden ki bize

Sizin hürmetiniz sade yüz yüze

Gaflete düşmeyin uyanın oğul

 

Masadan elime aldım kalemi

Dedim yazim yavrulara selami

Evladın babaya hakki bele mi

Sorun bir vaize öğrenin oğul

 

Bir satır yazıya eliz getmiyor

Yazmak öğrenmediz gücüz yetmiyor

Yoksa bakkallar mı kağıt satmıyor

Bir gün uyanırsız ne fayda oğul

 

Zaman bele kalmaz devreder felek

Nöbetin bitince tükenir kepek

Dersiz baba sitemle vurdun bir kötek

Dediğıza pişman olursuz oğul

 

Nasıl mektup diye çıkış çıkmayın

Hersizden sobaya basıp yakmayın

Erden sabah namazına kalkmayın

Bir gün gelir pişman olursuz oğul

 

Bu bir muhabbettir hem de şakadır

Say u gayretimiz yüce Hakk’adır

İhtiyarın gönlü gayet yufkadır

Rabbim sayenizi bozmasın oğul

 

Muhabbet ışığı vurdu özüme

İşiden deli der benim sözüme

Ayruca selamlar olsun kızıma

Allah’ım hayırlı gün versin oğul

 

Kaim ol salâta kalma kenarda

Kenarda kalanlar yanarlar narda

Mevlâm cümlemizi koymasın darda

Selamet sihhatla kalasız oğul

 

Güler der isyanın sil temiz eyle

Evvel sen söz dinle sora söz söyle

Dünyanın temeli kurulmuş böyle

Sihhatle selamet bulasız oğul

 

 

 Askerliği ikinci dünya savaşı dönemine denk gelen şair yıllar sonra o günü şu mısralarla kaleme aldı.

 

                Elli yıllık geri kalan bir tarihi canlandurak:

 

Dokuzunc’ayda bin dokuz yüz kırkta

Bir emir geldi ki cihan sallandi

Ayın on beşidir şems ü kameri

Canların içinde canan sallandi

 

Emir geldi Sürbahan’a dayandi

Seferi eşyalar tam olsun dedi

Alay kumandani bu emri aldi

Ambarlar kapsında kilit sallandi

 

Alay kumandanı derviş Nayman’dır

Gendi aslan kalbi sanki harmandır

Orta boy nurani bir kahramandır

Emretti alayda sancak sallandi

 

Sancağı tutanlar aslan mücahit

Kalan gazi olur ölenler şehit

Ta kalu belada vermişiz akid

Hacerü’l-esvette varak sallandi

 

Sefer eşyalari oldi taksimat

Habibe olmuşuz sıdk ile ümmet

Şehit olanların makami cennet

Firdevs-i a’lada gılman sallandi

 

Müslüman-Türk korkmaz ki bu savaştan

Gönlüm huzur doldu elhamdulillah

Şehide cenneti va’d etmiş Allah

Tekbir sadasından dağlar sallandi

 

Herkes taksimatın aldı yürüdi

Sürbahan düzünü duman bürüdi

Şu Ağrı Dağının gari eridi

Nuh tufandan kalan buzlar sallandi

 

İstanbul’a gitti subay evleri

Ehtikatsizlerin soldi gülleri

Ejderhaya döndi Türk askerleri

Gökyüzü yarılıp sema sallandi

 

Güler söylemekle bitmez bu işler

Geri kalma belki savaş tez başlar

Sılaya bir haber götürün kuşlar

Düşkün validemin kalbi sallandi

 
  Bugün 20 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol